İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Dikkat Dağıtıcı Bir Dünyada Odaklanmak

“İnsanlar arasındaki fark, dikkat derecesiyle ölçülür.” Samuel Smiles

Bir işi yapmadan önce genelde şu tabiri kullanırız: Ama benim vaktim yok ki. Bu cümleden ve vaktimizin olmamasından toplum olarak hepimiz hem fikiriz. Burada bir sıkıntı yok.

Şöyle bir mantık çerçevesinde düşünürsek; duvardaki veya koldaki hatta telefonumuzdaki dijital saat bile bize günün yirmi dört saat olduğunu gösterir. Bunun altı saatini uyumaya ayıralım. Belki benim gibi uykuyu çok sevenler vardır aranızda. Tamam. Uyuma ve dinlenme süremize sekiz saat diyelim. Geriye kalıyor on altı saat. Bunun sekiz saatini okuduğumuz okul veya çalıştığımız meslek için düşünürsek bize tepe tepe kullanacağımız sekiz saat kalıyor. Bu sekiz saatlik zaman dilimi ‘vaktimiz yok ki’ deyip ertelediğimiz her şey için yeter de artar bile.

Hepimizin parmak hesabıyla yapabileceği kolay hesaplarla vakit olmama teorisini çürüte biliyoruz. Ama günün sonuna geldiğimizde gerçekten yapacağımız işler için zaman bulamadığımızı fark ediyoruz. Bunun en büyük nedeni türlü dikkat dağıtıcı unsurların olduğu bir dünyada yaşayıp bu unsurlara, alıcılarımızın karşı koyamamasıdır.

Örneğin, kitap okumak yerine İnstagram’daki akışı kaydırmayı, ders çalışmak yerine Twitter’ın zaman akışında kaybolmayı veya ingilizcemizi geliştirmek yerine Netflix’in sonsuz film arşivinde vakit geçirmeyi daha çok istiyoruz. Çünkü bütün bu sosyal medya araçları alıcılarımızı uyararak dikkatleri üzerine çekmeyi çok iyi beceriyorlar ve gün geçtikçe bunun için gelişim gösteriyorlar. Yani arkasına sığındığımız zamanım yok cümlesi aslında izlerken keyif aldığımız bir Harry Potter serisini barındırabiliyor.

Günümüz dünyasında dijitalleşmeyle beraber hayatımıza giren her uygulamanın, elimizin altında kolay ulaşılabilir olmasını göz ardı etmemiz mümkün değil. Alıcılarımızı uyaran sosyal medyanın, davranışlarımızı kontrol edemememizden para kazandıklarını düşünün. Bizim dikkatimiz onların kazancı. Durum böyle ve maalesef herkes gibi ben de sosyal medyanın aktif kullanıcısıyım. Twitter’ın sonsuz akışında kurucusu Jack Dorsey’in milyonlarına milyar katıyorum. Ki Jack’in hayatına baktığımızda yemek yemek bile onun için zaman kaybı.

“Zamana verdiğimiz değer, başarı veya başarısızlığımızı belirler.” Malcolm X

Zamanımızı yönetebilme, kendimizi geliştirme ve verimli çalışmak adına yaptığımız her şey alıcılarımızın ilgisini çeken bu unsurlarla birlikte zan altında.

Bu duruma baş kaldırmalı ve büyük savaşı başlatmalıyız. Bang bang.

Tamam tamam kimse instagramı yok etmek istemiyor. Ama bir süreliğine de olsa bu uygulamalara karşı alıcılarımızı kapatarak arınmalıyız. Yani telefonu kapatmalı ve bilgisayarımızdaki interneti etkisiz hale getirmeliyiz. Önümüzdeki işe bir iki saat odaklanmak ve verim almak istiyorsak bu arınmayı uygulamak için güçlü bir iradeye sahip olmamız temel şart. Bu durum bize zamanı verimli kullanabilmeyi öğretecek  ve fazladan bir iki saat kazandıracak.

Bizim için gerçekten anlamlı olan şeyler için daha fazla zamanımız var. Daha fazla saatimiz var. Ve istersek bu zamanı kendimiz yaratabiliriz. Bir güne yirmi dört saatten fazlasını sığdırabiliriz. Mucize gibi ama imkansız değil bizim elimizde.

Güzel şeylere ulaşmak için çaba elbet gerekiyor. Bu sözü benden önce de birçok değerli ünlü düşünürden illa duymuşsunuzdur. Hem de daha güzel benzetme ve betimlemelerle. Çabamızdan başka çaremiz yok, bu yadsınamaz.

Her altmış saniyede bir yapmakta olduğumuz şeyi değiştirmemize teşvik edici bir dünyada yaşadığımızı var sayarsak üretmek için oluşturacağımız ekstra zaman bizi her zaman zorlayacak. Kontrolleri ele alıp başarıya ulaşmak senin elinde.

Ya bu zamanı yaratır ve istediğin şeyi elde edersin ya da Game of Thrones’un ilk üç sezonunu bir günde bitirebilirsin seçim senin.

İlk yorum yapan siz olun

    Bir Cevap Yazın