İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bruce Lee’den Hayat Dersleri (Giriş)

Niyetiniz yüzme öğrenmekse, direkt suya dalın. Karada durmaya devam ettiğiniz sürece, hiçbir düşünce size yardım edemez.

– Bruce Lee

Bruce Lee’nin ismini sanırım en az bir kere duymuşuzdur. Duymayanlar “Bruce Lee kimdir?” bağlantısını takip edebilir. Bruce Lee’yi kısaca tanımlayacak olursak; ünlü Hong Kong kökenli aktör ve savunma sanatı ustası.

Çocukken iki erkek kardeşlerimle beraber televizyonda filmlerini izler ve sonra evimizde bulunan koltukların üzerinden sırayla zıplayıp havada tekme atma denemeleri yaparak yere yerleştirdiğimiz yastıkların üzerine düşerdik. Taki zamanlamayı tutturamayıp yanlışlıkla birbirimizin üzerine düşerek kavgaya tutuşana kadar. Sonrasında büyük usta gelir (babam) ve olayı tatlıya bağlardı.

Paylaşacak olduğum bu yazı dizisinde üzerinde duracağım konu Bruce Lee’nin düşünceleri ve felsefesi hakkında olacak. Çünkü Lee’nin bu derecede kendine özgü işler koymasının ve başarısının altında yatan en önemli sebebin bu olduğu düşüncesindeyim. Yararlandığım kaynak ise Bruce Lee tarafından yazılmış “Sıra Dışı Düşünceler“ kitabı. Okurken aldığım notları sizlerle paylaşacağım.

Gerçeği ararken ihtiyacın olan şey başka birinin görüşüne veya bir kitaba bağlılık değil, özgürce sorgulamaktır.

-Bruce Lee

Kitap notlarıma geçmeden önce neden böyle bir yazıyı paylaşma ihtiyacı hissettiğimi açıklamak istiyorum.

İçine yaşadığımız dünyada hepimizin doğruları var. Hepimiz kendi doğrularımızın peşinden gitme konusunda ısrarcıyız. Peki, doğru veya yanlış diye kabullendiğimiz yargıları hiç sorguladık mı? Yoksa onları dogmatik bir şekilde kabullendik mi? Yani kısaca doğru veya yanlış kabul ettiğimiz yargıların ne kadarı bize ait? Aradığım şey tam olarak bu!

Lee’den alıntılarına geçmeden önce sorgulama ve algılama konularının hayatlarımızın üzerinde ne kadar etkin bir şekilde yönlendirici olduğunu kendi düşüncelerim ile kısaca açıklamaya çalışacağım. Çünkü bu şekilde bu konu hakkında nasıl bir düşünce yapısına sahip olduğumu anlayarak, nasıl bir değerlendirme yaptığımı daha iyi şekilde görebileceksiniz. Konuyla ilgili olarak ise iki video içerik paylaşmak istiyorum. Bu içerikler yazının daha iyi şekilde anlaşılmasına katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum.

Öncelikli olarak doğruyu ve gerçekliği algılamamız için yerleşik fikirlerimizden, önyargılarımızdan ve şartlanmış yanıtlardan kurtulmamız gerekli.

Peki yerleşik fikirlerimizden ve önyargılarımızdan nasıl kurtulabiliriz? Elbette sorgulayarak. Çünkü zihni özgürleştirecek tek şey şüphedir.

Hayatımız doğduğumuz andan itibaren içinde büyüdüğümüz çevrenin dinamikleriyle şekillendi ve şekillenmeye devam ediyor. Düşünce yapımız ve yaşayış şeklimiz içinde bulunduğumuz çevrenin etkisi ile şekilleniyor. Yaşça küçük olduğum zamanları hatırlıyorum da, çevremizden ne gördüysek onu yaptık çoğu zaman. Kabullendiklerimizi sorgulama ihtiyacı hissetmedik. Ya farkında değildik ya da sorgulayacak bilinçte. Çünkü çok fazla soru sormak, sorgulamak içinde yaşadığımız kültürde ve toplumda pek sevilen bir durum değil. Bu yüzden neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamak ve neyi neden yaptığımızı kavramak için sorgulamanın yıllar geçtikçe önemini daha iyi anlıyorum.

Deneyimlerim ve yaptığım araştırmaların sonucunda kişinin zihnini, tavrını ve duygularını esnek ve alıcı tutabilmesinin yolu eleştirel düşünme becerisini geliştirmekten geçiyor. Sorgulama, münazara ve uygulama süreci kişinin sadece fiziksel acıdan güçlü ve zayıf yanlarını öğrenmesini sağlamakla kalmayıp aynı zamanda ruh, zihin ve bedenin uyumlu birleşimine doğru ilerleme için gereken temel keşfine de imkan tanır.

Konu sorgulamak olunca hemen hemen hepimiz sorgulamaya ilk kendimizden başlarız. Genellikle ilk soru ise “Ben kimim?” olur.

“Ben kimim?” sorusunu daha önce hiç kendinize sordunuz mu? Sorduysanız cevabı ararken ne tür yollar izlediniz? Cevabı bulabildiniz mi? Bu konu hakkındaki görüşlerinizi isterseniz yorum yaparak paylaşabilirsiniz.

Sorgulama ile ilgili paylaşacağım videonun açıklaması şu şekilde: “İnsanlık tarihi boyunca, kimlik konusu şairleri boş sayfaya, filozofları agoraya ve meraklı arayıcıları kahinlere yöneltmiştir. Soyut düşüncenin bulanık sularında yolunu bulmak alengirli iş, bu yüzden Yunan tarihçi Plutarch’ın bu karmaşıklığı göstermek için bir geminin hikayesini anlatması tam yerinde olsa gerek. Amy Adkins Plutarch’ın “Theseus’un Gemisi”ni açıklığa kavuşturuyor.” (Videonun Türkçe alt yazısı mevcut.)

Peki ya algılarımızın düşüncelerimizi nasıl şekillendirdiğini hiç merak ettiniz mi?

Günümüzde çoğu zaman mutsuzluğumuzun sebebinin önyargılarımızdan ve yerleşik fikirlerden geldiğinin farkında değiliz. Bunları ise algılarımızın şekillendirdiğini söylesem sanırım yanlış olmaz. Hayatlarımızda aynı parmak izlerimiz gibi benzersiz. Hepimizin algılamasını etkileyen faktörler o kadar farklı ki. En temelde algımızın düşüncelerimizi nasıl şekillendirdiğinin farkına varabilirsek, düşüncelerimizin temelini bir nebze olsun daha iyi bir şekilde yapılandırabiliriz.

Bu satırdan itibaren kitabın giriş kısmında önemli gördüğüm noktaları ve aldığım notları paylaşmaya başlayacağım.

Paylaşımları iki farklı şekilde yapacağım.

  • Bruce Lee’nin sözleri.
  • Kendi yorumlarım.

Bruce Lee’nin sözlerini kalın punto ve alıntı biçiminde paylaşırken, kendi yorumlarımı normal biçimde paylaşacağım.

Kitap boyunca Bruce Lee’nin görüşleri; insanların dayatılan limitlerin ötesindeki potansiyellerini keşfetmek; zihin ve bedenlerini korku duvarlarını aşma notasına taşımak için ilham olduğundan önsöz kısmında bahsediliyor. Okurken gerçekten öyle olduğunu sizin düşünce yapılarınızın sınırlarını değiştirmeye başladığında fark ediyorsunuz.

Bruce Lee okuyucuları aynı zamanda kitapta yazılanlara hak vermeye veya karşı çıkmaya değil, gelişmeye teşvik etmiştir.

Yine aynı şekilde aktardığı bilgileri takip etme konusunda ki şu sözü kitabı okurken bana yol göstermiştir. Ayı işaret eden bir parmak düşünün. Parmağa konsantre olursan tüm o cennetsi ihtişamı kaçırırsın.

Bruce Lee’nin kendine özgü bakışı, zorluklar karşısında yılmayı reddeden bir yapıya bürünmesi ve kendince zorluk algısının tanımını farklılaştırmasına sebep olmuş. Bruce Lee genellikle takipçilerine yaşamlarını yönetme konusunda yaratıcı olmaya teşvik etmiş.

“Koşullarda neymiş?” derdi gülümseyerek: “Koşulları ben yaratırım!” Bruce Lee hedeflerine ulaşmaya giden yolda karşısına çıkan güçlüklerden yılmayı reddederdi. Soranlara yanıtı, ayağına takılan bir taşı üzerine basarak sıçrayacağı bir basamak olarak kullanmak olurdu.

Kendini gerçekleştirmek önemlidir. İnsanlara mesajım şudur: Umarım ki çarpık bir benlik algısını gerçekleştirme yolunda değil, kendinizi gerçekleştirme yolunda ilerlersiniz. Umarım ki içinizi araştırıp kendinizi dürüstçe ifade etmenin bir yolunu bulursunuz.

-Bruce Lee

Bruce Lee’ye göre felsefe sadece akademisyenler için bir oyun alanı değildi; aksine herkesin, insan ruhuna ilişkin en büyük macerasına atılması için bir geçittir. İnsanların potansiyellerinin sınırlarını aydınlatıp şüphe ve güvensizlik gölgelerini yok eder.

Bruce Lee, aynı şekilde dışsal bir otoriteye gözü kapalı itaat etmeyi reddederdi. İnsanları, kendi yaşamlarını en değerli şey olarak kabul etmeye teşvik ederek kendi kurallarınca yaşayan, geleneksel ve popüler görüşün karşısında durabilen “yaşam sanatçısına övgü” niteliğinde yazılar yazardı. Lee şuna dikkat çekti: Kendi ürettiklerimizden ziyade taklit ettiklerimize daha çok inancımız var. Bunun sonucunda bizler, en rahatsız edici sorunların yanıtları için kendi içimizden başka hiçbir yere bakmamayı öğrendik ve bunu tercih ettik.

Çoğu insan kime inanacağı konusunda kararsız. Kendi güdülerinden şüphe duyuyor ve geleceğinden emin değil. Ruhlar besinsiz kaldığında ve zihinler başkalarının “kontrolü ele almasına” ya da “gerçek sorunların ne olduğuna karar vermesine izin vermekten” gelişememiş haldedir.

-Bruce Lee

İnsanın amacı, düşünce ne kadar asil olursa olsun düşünce değil eylemdir.

-Bruce Lee

Yaşamak sürekli ilişki içerinde olmaktır. Bu yüzden hadi o tecrit ve hüküm kabuğundan sıyrıl ve söylenen şeyle doğrudan bir ilişki kur. Senin onaylaman peşinde olmadığımız ve seni etkilemeye çalışmadığımı aklından çıkarma. Yani “Bu, budur” ya da şu, şudur” gibi bir karara varma. Şu andan itibaren her şeyi kendi başına sorgulamayı öğrenirsen bana yeterde artar.

-Bruce Lee

Kitabın giriş kısmında aldığım notlar burada bitiyor. Bu serinin devamını ilerleyen günlerde paylaşacağım.

Son olarak Bruce Lee ile 1971 yılında yapılmış röportajı paylaşarak cümlelerimi tamamlamak istiyorum.


Sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim.

Eğer bu yazıya katkı sağlamak ya da yazı hakkında görüşlerinizi paylaşmak isterseniz yorum yapabilirsiniz.

Not: Yazımın bazı kısımlarında anlam bütünlüğünü daha iyi sağlamak amacıyla revizeler yaptım. Değerli dostum Elif Yücel’e ve kardeşim Oğuzhan Gömleksiz’e desteklerinden ve mantıklı eleştirilerinden dolayı teşekkür ederim.

Bir yorum

    Bir Cevap Yazın