Yetiştirilmesi gereken işleri ötelemek, yapmaktan kaçınmak ya da sürekli olarak ertelemek.
Yapılması gereken işin başına oturmadan önce son bir kez başka bir şey yaparak, harekete geçerek işi tamamlamak yerine kasıtlı ve bilinçli olarak yapılması gereken eylemden kaçınmak, ağırdan almak olarak da açıklayabiliriz.
Bu kişiler eyleme geçmek yerine kendi kendilerine bahaneler ve kaçış yolları bularak görevlerini öteler. Bunun sonucunda iş ve okul hayatlarının yanı sıra sosyal ilişkilerinde de olumsuz etkilenirler.
Hepimiz hayatımızda iyi bir yetenek ve yetkinlik sahibi olmayı isteriz. Evet istiyoruz, aslında sadece istiyoruz. İstemekle yetiniyoruz.
Benim de bazen hayatımda ötelediğim şeyler oluyor. Ama bir sonuca varamıyorum keşke demekten başka. Çünkü eninde sonunda bunu yapmamız gerekecek. Önemli olan erken başlayıp en iyi şekilde bunu gerçekleştirmemiz.
Bu yazımda biraz bu konuya değinmek istiyorum. Çünkü hızla gelişen dünyada en büyük sorunlardan biri olarak öteleme hastalığını görüyorum. Aslında “Procrastination” (Erteleme Hastalığı) olarak biliniyor. Ama ben, “öteleme hastalığı ” demek istiyorum.
Kişinin yapması gereken işi, zamanı, enerjisi ve imkanı olmasına rağmen, bir ya da birkaç kez ötelemesi, işi yapmaktan kaçınması olarak tanımlayabiliriz.
Kişinin günlük hayatına olumsuz etki eder. Yapılması gereken işleri, süresiz ve sayısız olarak öteleyen kişiler, zamanı doğru kullanamadıkları için gerek okulda, gerekse profesyonel yaşamlarında güçlüklerle karşılaşırlar. İşin tamamlanması gereken zaman yaklaştıkça öfke ve stres seviyesi artar. Çoğunlukla da işi yapabileceklerinden çok da yüzeysel ya da kabataslak şekilde tamamlarlar. Bunun sonucunda da stres seviyeleri artmaya ve öz güvenleri düşmeye başlar
Bunu küçük bir örnek ile anlatmak istiyorum.
Örneğin; ben dahil birçok kişi ingilizce öğrenemediğinden veya öğrenmeye başlayamadığı için yakınır. Hani şu söz vardır ya; “Okula ilk başladığımda İngilizce öğrenmeye başlasaydım şu an, ana dilim gibi konuşuyor olurdum.” ve sonra “keşke başlasaydım kalıbı”gelir. Heralde millet olarak keşke demeye alıştığımızdan bu kadar sık kullanıyoruz. Keşke diyeceğimiz yerde başlamak için gereken o ilk adımı atsaydık her şey bambaşka olurdu.
Türlü türlü bahaneler ile ötelediğimiz şeyler aslında aydınlık geleceğimizdeki ışığı kısmak değil midir?
Aslında hepimiz farkındayız bazı şeylerin ama bunu değiştirecek cesareti kendimizde bulamıyoruz. Bahaneler ile ötelemek daha kolay geliyor. Belki de zorluktan hoşlanmamamızdan kaynaklanıyordur. Ama unutmamamız gereken şey, bugün ötelemeden zamanında yaptığımız işler ile ilerde tekrar karşılaştığımızda bize daha kolay geleceğidir.
Peki ne yapmalısınız;
- İşlerimizi ertelemenize neden olan, vaktimizi çalan sosyal medya, internet, TV gibi bağımlılık yaratan şeyleri sınırlandırmalıyız.
- İşlerinizi küçük , tanımlanabilir parçalara bölün. Bu sayede küçük işleri başardıkça git gide motivasyonunuzun artıcağını göreceksiniz.
- Planlamaya vakit ayırın. Zaman çizelgeleri ve hedefler oluşturun.
- Çalışma ortamınızı iyileştirin veya değiştirin.
- Düzenli, disiplinli kişiler ile konuşun, konuşmalarını izleyin, yazılarını okuyun. Kısacası ilham alın.
- Ve en önemlisi, başlamak için tüm şartların mükemmel olmasını bekliyorsanız beklemeyin. Bir işi bitirmek için en iyi an “şu an” dır. Unutmayın!
Steve Chandler’in şu sözü yukarıda yazdıklarımı ve değindiklerimi özetler nitelikte; “Zihnimiz, gelecekte yapılacak işleri büyütür ve korkulacak hale getirir. Biz de erteleriz“
Bu yazıyı okurken de büyük ihtimal yapmanız gereken bir işi ötelediniz. Şimdi yapman gereken işe dön ve vakit kaybetmeden başla.
İlk yorum yapan siz olun