Hayatı hızlı şekilde yaşadığımız günümüzde yazmak ne kadar önemli olabilir ya da yazmanın ne gibi katkıları var diye mi düşünüyorsunuz?
Yıllar, yıllar önce ilkokul dördüncü sınıfta yazı yazmaya ilk adımımı atmıştım “Sevgili Günlük” adıyla. Hislerimi ve düşüncelerimi yazarken kendimi daha iyi hissediyordum, ta ki o güne kadar yazdığım günlüğü bir kişinin elinde görüp okuduğu an, evet o an bıraktım yazmayı. Bazı zamanlar ara ara bir şeyler karalıyordum bunlar daha çok kısa kısa şiirler oluyordu ama uzun soluklu yazılar yazmıyordum ve bunun bana ne kazandırdığını ya da ne kaybettirdiğini anlayacak yaşta değildim. Belki de bu yüzden yazı yazmaya dönmem zaman aldı. (Şu an bu yazıyı yazarken sevdiğim kalemlerden bir tanesi bitti. 😊)
Geçtiğimiz senenin aralık ayı benim tekrar yazı yazmama vesile oldu ve şu an yazmadan duramıyorum. Aldığım haz bambaşka çünkü seni kendinle yüzleştirebiliyor, hayallerini kağıda dökerek beyne bir mesaj gönderip o yoldan çıkmamanı sağlıyor, iletişim gücünü artırıyor ve zihnin dağınıklığından kurtararak organize bir şekilde düşünmene yardımcı oluyor.
Bir düşünürün dediği gibi “Yazı yazan kimseler, düşüncelerinin fotoğrafçısıdır.”
Biliyor musun?
Nörobilim uzmanı Sinan Canan Hoca diyor ki; “Her dâhinin bir defteri vardır. Biz diyoruz ki adamlar dahi akıllarına geldikçe yazıyorlar muhtemelen birçoğu defteri olduğu için dâhi. Defteriniz varsa zihninize önem veriyorsunuz demektir. “
Benim dört ayrı defterim var ama dâhilik kısmı var mı orasını bilmiyorum belki zaman gösterir.
Bu dört defterden bir tanesini günlük olarak kullanıyorum, genelde duygusal bağlamda hissiyatlar oluyor ya da bir insanı anlatıyorum veya bir olaydan bahsediyorum. Bazen de aralara şiirler serpiştirerek kaleme alıyorum. Her hissi yazdığım gibi dertlerimi de yazıyorum bazen yazım biterken derdime neyin derman olduğunu buluyorum ve son noktayı koyarken içim rahatlıyor. Yazmak böyle bir şey çok farklı bir tadı var.
Geri kalan üç defterim de ise daha çok kariyerimle ilgili yazılarım oluyor; okuduğum kitaptan bana yansıyan yorumları, aklıma takılan bir soruyu ararken öğrendiklerimi veya hayatın tecrübe ettirdiği durumları.
“Not tuttukça zihniniz açılır aklınıza daha fazla fikir gelir. Neden? Siz düşüncelerinizi yavaşlatırsınız kendi ritminizin içerisinde o düşünceler üzerinde düşünme imkanı yakalarsınız. Modifiye edersiniz, rafine edersiniz ve beyin size der ki ya bu arkadaş benim düşüncelerime önem veriyor, ben biraz daha havalı bir şeyler düşüneyim.“ Sinan Canan
Yazmayı ben çok sevdim size de tavsiye ediyorum ama başlamak konusunda hepimizin problemleri ya da bahaneleri oluyor. Bence bu bahaneler ve problemlerle yazmaya başlayın. Ben öyle yaptım ve yazmaya başladım. Şu an ise gün gün yazıyorum. Bazen geriye dönüp yazdıklarıma bakıyorum da “ya bunları ben mi yazmışım“ diyorum ve bir kaleme bakıyorum bir de kağıda sonra tekrar yazıyorum.
En çok sevdiğim bir şairin sözüyle bitirmek istiyorum;
“Yazmak yaralarıma merhem oluyor. İçimin yangınını dindiriyor şu ateşin önünde. Yazmak başka türlü bir şey; sıcacık karnında insanı hayata büyütüyor. Kendini iyileştirmek gibi.” Cahit Zarifoğlu
Eline, yorumuna sağlık Sayın Tümer..
Kalemlerini tüketen, derdine derman olan bu yazılarını bir gün, gün yüzüne çıkarıp bizlere de derman olmasını heyecanla bekliyorum. 🙂
Elif,
Bu yorumundan dolayı dert ve derman ilişkisini nitelendirmeye çalıştığım bir yazımı bugün paylaşacağım.Yorumun için çok teşekkür ederim, Şuan sadece yazıyorum belki ileride bu yazılar gün yüzüne çıkabilir. 🙂
İyi okumalar dilerim.
Emre,
Yazmak ile ilgili deneyimlerini paylaştığın için teşekkürler.
İhsan,
Yorumunuz için teşekkür ederim, teveccühünüz.
İyi okumalar dilerim.