İki kardeş, iki dünya markası Adolf ve Rudolf Dassler. Biri Adidas biri Puma’nın kurucusu. Size biraz nasıl bu noktaya kadar geldiler bahsetmek istiyorum. Bakalım nasıl kurulmuşlar. Şimdiden merak etmeye başladınız değil mi? Hemen anlatmaya başlıyorum.
İki kardeş annelerinin çamaşırhanesinde Dassler Kardeşler’in Ayakkabı Fabrikası’nı kurarlar. Kuruluşlarının ilk zamanlarında elektrikleri olmadığı için bisikletten ürettikleri enerji ile derileri kesip ayakkabı yapmışlardır. Özellikle atletizm ile uğraşan sporcular için hafif, ince ve rahat ayakkabılar üretmişlerdir. Adolf Dassler ayakkabıları üretirken, Rudolf Dassler bu ayakkabıların satışını yapmaktan sorumludur.

1933 yılında Adolf Hitler başa geçince iki kardeşte Nazi Partisine üye olurlar. Ama kardeşler siyasi kimliklerinin ticari hayatlarını baltalamasını istemez. Nazi Partisi siyahilere karşı bir tutum sergilese de. 1936 yılında Berlin’de gerçekleşen olimpiyatlarda Jessie Omans’a koşu ayakkabısı verirler. Bu olimpiyatlarda Omans 4 altın madalya kazanır ve böylece Dassler Kardeşler’in ünü git gide yayılır. Satışlar bir anda patlar.
Nazi Partisi savaşın son yıllarına doğru fabrikaya el koyar. Artık fabrikada askerler için postal üretilmeye başlanır. Bu olayın ardından Adolf Dassler daha çok kazanabilmek için Amerika ile ilişkilerini geliştirir ve müttefiklerle arasını iyi tutmaya çalışır. Rudolf ise Nazi Partisinin gizli polis teşkilatı olan Gestapo için çalışır.
Rudolf bir ihbar üzerine müttefikler tarafından tutuklanır. Daha sonra Amerika’nın yayınladığı raporda Rudolf’u ihbar edenin kardeşi Adolf olduğu yazıyordu. Asıl bomba bu değil mi. 2. Dünya savaşının sonuna doğru araları bozuk bu iki kardeş profesyonelce düşünüp işlerine devam ederler. Ama aralarındaki ipler bir kere kopmuştur. Savaş bitip işleri iyice yerine koyduktan sonra Adolf ayrılır. Rudolf buna karşı çıkar. Çünkü küçük bir kasaba içinde iki ayakkabı fabrikasının fazla olacağını söyler. Ama Adolf gözünü karartmıştır ve kararından dönmez.
Adolf çalışanların bir kısmını alıp adının ve soyadının birleşimi olan Adidas’ı kurar. Rudolf’ta kalan diğer çalışanları alıp nehrin öbür tarafına gidip aynı kardeşi gibi adı ve soyadının birleşimi olan Ruda’yı kurar. Ama ilerleyen zamanlarda daha estetik geldiği için Puma ismini alır. İşte iki dünya markası bu şekilde kurulmuş olur.


Bu iki marka 2. Dünya savaşından çıkan Almanya’nın ekonomisine ilaç gibi gelir. Şehirdeki hemen hemen herkes bu iki şirketten birinde çalışır. Ama ister istemez çalışanlarda bu iki kardeşin kavgasında taraf tutmak zorunda kalırlar. İki fabrikanın çalışanları aynı restoranlara, marketlere ve hatta aynı yoldan bile geçmezler. Rekabet o kadar gülünç boyutlara ulaşır ki iki şirket çalışanları arasında flört ve evlilik de yasaklanır.

Bu şehirdekiler birbiri ile konuşmadan önce birbirlerinin ayakkabılarına baktıkları için “Eğik Boyunlular” şehri lakabını alır. Bu ayrışma ülke geneline de yayılmaya başlar. Alman futbol tarihinin en büyük futbolcularından biri olan Lothar Matthöus babası Puma’da çalıştığı için forma sponsoru Adidas olan Bayern Munih’in teklifini reddeder. Formaları Puma tarafından yapılan Mönchengladback ile sözleşme imzalar.
Şirketler arasındaki mücadele hiç bitmez. Özellikle vidalı kramponu kimin yaptığı büyük tartışma konusu olur. İddialara göre Adolf 1954 Dünya Kupası’ndan önce buluşunu Alman Milli takımına götürür. Vidalı krampon zemine göre ayarlana bildiği için devrim niteliğinde bir tasarımdır. Bu tasarım sayesinde Alman takımı sürpriz bir şekilde dünya şampiyonu olur ve savaş mağduru olan Alman halkı moral depolar. Bunu duyan Puma hiç durur mu? Puma kramponları ilk kendisinin yaptığını ve 1954 ten önce birçok yıldız futbolcunun bunları zaten giydiğini iddia eder.
İki kardeş birbirlerine yıllarca dava açar. Tabi avukatlara da bir dolu para verirler. Puma satış ve ürün teslimatı ekibi Adidas’a göre iyiyken Adolf’un teknik bilgisi ve sporcularla arası iyidir. Bu da Adolf’u yarışta bir adım öne çıkarır. Adidas Puma’dan daha iyi bir seviyeye gelir. Kardeşler arasındaki küslük hiç bitmez. 4 yıl arayla iki kardeş hayatlarını kaybeder. İki kardeş aynı mezarlığın birbirlerine en uzak köşesine gömülür.
İki kardeş ölse de ayrılık bu şehirde yıllarca devam eder. Onların hırsı ve azmi iki dünya devini yaratırken bu şehre de düşmanlığı miras bırakmıştır. Ama bu böyle devam etmiştir ta ki 62 yıl sonraya kadar. İki markanın da ana merkezi hala bu şehirdedir. Dünya barış gününde FİFA Adidas ve Puma’nın CEO ve çalışanlarının yer aldığı futbol maçını düzenler ve iki dev marka arasındaki küslük bu dünyada böylece son bulur.

Bu iki kardeş arasındaki çekişme bugün iki dünya devi markanın hayatımıza girmesine vesile oldu. Kim bilir bu çekişme olmasaydı şuan herkesin tercih ettiği bu iki marka olabilir miydi veya bu kadar iyi markaları yaratabilirler miydi?
Kötü zannettiğimiz bazı olaylar ilerde çok güzel olaylara vesile olabilir.
Kaynakça: Argonomi
İlk yorum yapan siz olun