Bugüne kadar hep başkalarının düşüncesini önemsediniz, iyi veya kötü. Her zaman etrafınızda size neyi nasıl yapacağınızı söyleyen kişiler, gruplar oldu. İyi, pohpohlayan ve takdir eden cümleleri söyleyenler sizin için her zaman doğru insan oldu. Belki de gerçekleri duymak hoş olmadığındandır. Ama gerçekleri, hatalarınızı ve yanlışlarınızı söyleyenler hep gözünüzde yanlış kişi oldu.
Neden sizi kandırmalarına izin veriyorsunuz? Şimdi kısa vadede mutlu ve iyi hissediyor olabilirsiniz. Ya uzun vadede hayal kırıklığı ve mutsuzluk sizi bekliyor desem. Evet gerçekler acıdır. Ama yanlışlarımızı, hatalarımızı bilmeden nasıl onları düzeltip daha güçlü bir insan oluruz. O yüzden kısa vadede acıyı göze alıp uzun vadede mutlu olmayı bilmek gerekir.
Bu hayatta en çok dinlemeniz gereken kişi kendinizdir aslında. Evet doğru duydunuz kendiniz. Çünkü bu hayattaki başarıyı da, başarısızlığı da kendiniz yaşıyorsunuz. Başkalarının düşüncesi üzerinizde kara bulutlar oluşturmasın. Buna asla izin vermeyin. Çünkü siz de düşünebiliyorsunuz ve kendiniz için en doğru olan kararı verebilirsiniz.
Özellikle bu hayatta herhangi bir tecrübesi, başarısı, girişimi hatta ders çıkarılcak bir başarısızlığı bile olmayan kişilerin düşüncelerini neden sizin düşüncelerinizi etkilemesine izin veriyorsunuz? Örnek alınacak onlarca, yüzlerce hatta binlerce kişi varken neden hep yanlış kişileri dinliyorsunuz. Etrafınızdakileri durmadan dinlemeyi bırakın. Biraz da kendinizi dinleyin
Önce kendinize siz inanacaksınız, ondan sonra herkes size inanacak. Bunu unutmayın asla. Sizin kendinize inanacağınız kadar kimse size inanmaz. O yüzden bırakın, başkalarının düşüncesi ve fikirleriyle yaşamayı kendi düşünce ve fikirlerinizle kendinize bir yol çizin. Çünkü sizi en iyi anlayan her zaman yine kendinizdir.
Şöyle düşünün kendinize güveniyor musunuz? Cevabı söyleyeyim; evet kendinize güveniyorsunuz. Bir de soruyu şöyle sorayım; başkasına güveniyor musunuz? Cevabı vereyim; hayır güvenmiyorsunuz olacaktır. O zaman ilk siz kendinize inanacaksınız ve kendinize inandıkça başaramayacağınız bir şeyin olmadığına bütün kalbinizle inanacaksınız. Bu belki başarı yolunuzdaki ilk adımınız olacaktır.
Bir dönün bakın. Başarılı girişimcilerin hayat hikayelerine. Başta kimse inanmadı onlara. Ama onlar başkasına değil kendilerine inandılar ve tabi bunun sonunda başardılar. Sizi en iyi bilen ve tanıyan kişi yine sizsiniz, başkası değil. Mesela Steve Jobs, inandığı şey uğrunda kurucularından olduğu şirketten kovulmayı göze aldı ve istifa edilmeye zorlandı. Ama o kendine inanıyordu ve durmadı inandığı şeyi başka bir şirket kurarak gerçekleştirdi ve kurucusu olduğu şirkete başarısından dolayı geri çağırıldı. Buradan nasıl bir ders çıkartmalıyız? İnandıklarımız uğruna bazen her şeyi göze almak gerekir.
Kendinizin farkında olun ve düşüncelerinize değer verin. Yanınızda herkes dostunuzmuş gibi davranır. Ama arkanızdan denmedik kötü ve olumsuz cümle bırakmazlar. Size sizden başka kimse başta inanmayabilir ama bir gün başardığınızda, herkes; “Biz biliyorduk.”, “İnanıyorduk başaracağına!” gibi cümleler ile konuşmaya başlayacaktır. Unutmayın geleceği kimse göremez. Düşündüğünüz fikirlerin ileride işe yarayıp yaramayacağını da en iyi siz bilebilirsiniz. Çünkü o fikri gördüğünüz bir eksikliğe göre siz kafanızda oluşturdunuz, bir başkası değil.
Şimdi bırak başkasını ve otur düşün; sen kimsin ve istedikten sonra neler yapabileceğini.
İlk yorum yapan siz olun