İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Gezdim,Gördüm: Şahinkaya Kanyonu

Merhabalar benim sevgili okurum,

Samsun merkezden yaklaşık 120 km uzaklıkta kalmış, yerlisinin bildiği ama bizlerin henüz keşfetmediği bir güzellik var. O da Vezirköprü Şahinkaya Kanyonu.

Şahinkaya Kanyonu
Şahinkaya Kanyonu

Vezirköprü ilçe bazında değerlendirirsek küçücük bir ilçe. Hava karardıktan sonra sokaklarının sessizleştiğine şahit oldum. Ben oraya otostopla seyahat ettim. Yerlisi bu durumlara pek alışkın değil. “Deli misin sen?” der gibi bakışlara maruz kalmışlığım oldu. 🙂 Vezirköprü ilçe merkezinden de yaklaşık 15- 20 dakika daha yol alıyorsunuz. Bu bahsettiğim yolda tarif için tabelalar mevcut ve gayet virajlıdır sevgili okurum, bilgine.

Ve işte orası.

Virajlı yolların sonunda sizleri kuş seslerinin karşılayacağı bir doğa harikası. Kanyon kenarlarında bulunan gezi tekneleri ve sahiplerinin sıcacık karşılaması, tepenizde de sizleri ısıtan kavurucu güneş…

Kanyonda tekne turu imkanınız mevcut. Kişi başı ücret 15 TL. Özel tekne ile kanyonda ailem, eşim, sevgilim ile baş başa çıkmak istiyorum derseniz eğer ücretiniz teknelere göre değişmekte olup 150 TL’den başlayıp 300 TL’ye kadar çıkmaktadır. Kişi başı olarak bahsettiğim teknelerde ise süre uygulaması yok. Her teknenin belirli bir minimum seviyesi mevcuttur ve o müşteri kapasitesi sağlandıktan sonra kaptan yola koyulur. Tur esnasında da sizlere çay hizmeti sunulmaktadır.

Kanyonda Tekne Turu

Ben kanyon turundan sonra zirveye yola koyuldum. Zirveye erişmeniz için öncelikle karşı köye gitmeniz gerekli. Türk usulü yapılmış olan, arabalı feribota binen bir araca otostop çektim ve maksimum 10 dakikalık bir yolculukla köye vardım. Feribottan indikten sonra yola koyuldum. Yürüyerek, asla bir gün içerisinde gidip dönemeyeceğimi biliyordum. O yüzden sizlere tavsiyem; ya özel araç ile yola çıkınız ya da benim gibi otostopa devam ediniz. 🙂 Yaklaşık yarım saat yürümemden sonra gelen bir araca otostop çektim. Onlar da rotayı kaybettiklerini düşünerek bana sormak için durmuşlardı. Zirveye ulaşmak için yolun yarısını araba ile devam ediyorsunuz. Geri kalan yol ise trekking için elverişli olup yürümeniz gereklidir. Yola çıkmadan önce kesinlikle yanınıza uygun bir yürüyüş ayakkabısı almak zorundasınız. Bol miktarda su, atıştırmalık yiyecekler, şapka, güneş kreminizi ve güneş gözlüğünüzü yanınızda bulundurmanızı şiddetle tavsiye ederim. Aksi halde zirveden indikten sonra yüzünüz domates gibi kızarmış olabilir.

İşaret tabelaları ile devam eden yerde düz bir ova göreceksiniz. Orası aracınızı bırakmanız için uygundur. Artık trekking maceranız başlamıştır. Zirveye ulaşmaya çalışırken size büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar eşlik edecektir. Yol boyu zorlu ve sivri kayalıklar mevcuttur.

Geçtiğimiz yıllarda bölgede FalconFest düzenlenmiş. O yüzden doğru yolda olduğunuzu paraşüt atlama rampasına geldiğinizde anlayacaksınız. Atlama rampasında, hem kısa bir mola hem de kısa bir fotoğraf çekimi yapabilirsiniz. Şahsen ben adrenalin hormonumun orada çok çalıştığını anladım. Çünkü rampanın aşağısı dik bir uçurum. Oradan ayrıldıktan sonra patika yola dik yollardan devam ediyorsunuz. Yaklaşık 20-30 dakika daha yürüyüşümüzü gerçekleştirdikten sonra zirveye eriştiğinizi anlayacaksınız. Her yürüyüşümüzde aşağıda kalan kanyonu adım adım farklı noktalardan seyrederek tırmandığınızı hatırlatmak isterim. Ama önemli olan husus ise aşağıdaki manzarayı seyretmek isterken sağlam adım attığınıza dikkat etmeniz olacaktır.

Ve zirvedesiniz!

Zirvedeyken, aşağıda kanyonda gezen tekneleri göreceksiniz. Güneşin tepenizde olduğunu hatırlatarak güneş kreminizi tekrarlamanızı, şapkanızın varlığından emin olmanızı tavsiye ederim. Doğadaki kuş sesleri, rüzgarın uğultusu, kanyondaki tekne sesleri, doğadaki sesinizin yankısına bizzat şahit olacaksınız. Çok ter dökerek çıktığınız bu rotada inerken ‘iyi ki görmüşüm, deneyimlemişim’ duygusunun size kattığı zevki yaşayacaksınız. Fotoğraf çekimi yaparken lütfen çok çok dikkatli olun. Çünkü aşağısı çok tehlikeli ve sivri kayalıklı bir uçurum.

Zirveden inerken çıktığınız rotayı takip ederek köylere ulaşabilirsiniz. 

Geceyi kanyon kenarında geçirerek kamp yapmak doğanın sizlere verdiği en güzel zevki tadmanıza vesile olacaktır. Çünkü Samsun gibi büyük bir şehirde kanyon etrafında kafa lambanız ve kamp ateşinizin ışığından başka ışık parıltısı bulamayacaksınız.  Bu yüzden eğer şanslı iseniz yıldızları tek tek elinizle sayabilirsiniz. Hele ki bir de ay görüş açınızda ise…

Ses bombanızdan çalan kısık sesli bir Gary B.B. – The Sky is Crying  şarkısı ile mutluluk hormonunuz sizinle adeta dans edecektir.

Ben seyahatimi ağustos ayında gerçekleştirmiştim. Yazlık uyku tulumum vardı ama ateş başından kalkıp çadırımda uyumadım. Doğrusu anemisi (vücuttaki kan seviyesinin normal düzeyinin altında olması) olan biri olarak gece ayazını sadece sabaha karşı hissettim. O da olabilecek seviyede idi.

Benim çok kıymetli sevgili okurum,

Seyahat etmek insana kültür ve mutluluk katan bir hobidir. Her seyahatinizde sizlere eşlik edecek yol arkadaşınızı, yanınıza aldığınız bir kitabın olmasını tavsiye ederim. Ben yollarda olmayı, doğada yaşamayı kendime hobi edindiğimin farkına vardım. Ve kapanışımı sizlere şu güzel sözle ile yapmaktayım;

“Yani, nasıl ve nerede olursak olalım hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak…”

Sevgi, aşk ve mutlulukla kalınız…

#Fosilleşme

İlk yorum yapan siz olun

    Bir Cevap Yazın

    %d blogcu bunu beğendi: